Rumlar Nasıl Bir Çözüm İstiyor |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
EDEK, Talat Hristofyas görüşmelerinde “Çapraz Oylama” gündeme geldikten sonra AKEL-DIKO koalisyonundan istifa ederek sokağa ineceğini söylemişti. Sözünü tuttu ve sokakta, bir müddet sonra müzakereleri dinamitleyecek olan iyi bir çalışma yaptı.
Hristofyas, Türkleri suçlamak için bahaneler araya dursun, EDEK müzakerelerin durmasını sağlayacak ortamı yaratmaya başladı bile.
Sokak faaliyetlerinin birincisi olan “Çözüm İle İlgili Tarafını Al” başlıklı kampanyanın sonuçları dün EDEK tarafından resmen açıklandı.
Yapılan açıklamaya göre kampanyaya sokakta birebir katılanların sayısı üçbin beşyüz, sanal ortamda katılanların sayısı ise üçbin iki.
Vatandaşlara sorulan en önemli soruların başında, Rumların adanın katıksız efendisi olması gerektiğini saklı bir şekilde vurgulayan “çözümün; tek vatandaşlık, tek egemenlik ve tek uluslararası kimlik ve bölünmez egemenliği teminat altına almasıyla Kıbrıs’ın toprak, kurumsal ve ekonomik açıdan yeniden birleşmesini garanti altına almasının gerekli olup olmadığı” sorusu.
Bu soruya neredeyse tümü de “Evet” yanıtını vermiş.
Kim demez ki.
Hem “Tek egemenlik” var hem de “Bölünmez Egemenlik”. Yani bir gün gelirde Çekler ve Slovaklar gibi ayrılık çanları çalarsa, ayrılık olmayacak. İllaki Türkler Rumların kölesi ve azınlığı olarak kalacak. Rum adanın tümüne hakim olacak ve ne derse de o yapılacak.
İkinci soru ise en büyük ödülün sahibi. “Çözümün Türk askerinin adadan gitmesini garanti altına almasını isteyip istemediği”. Bu soruya da neredeyse tümü “Evet” yanıtını vermiş.
Birinci ve İkinci soruları alt alta topladığımızda, Rum halkı hem adanın mutlak sahibi olmak istiyor, hem de öyle bir anlaşma olmalı ki “Türk Askeri” de adadan kesinkes gitsin istiyor.
Üçüncü soru ise adadaki “Mutlak Rum Yönetimi”ni garantiliyor.
Soru, Kıbrıs sorununun çözümünün “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, federal bir devlete dönüştürülmesiyle devamını garanti altına almasının gerekli olup olmadığı” şeklinde. Yani Kıbrıs Rum Cumhuriyeti varlığını sürdürecek, KKTC kapatılacak ve Kıbrıslı Türkler, Anayasasında göstermelik ufak tefek değişikler yapılmış Kıbrıs Rum Cumhuriyetine “azınlık” olarak katılacak. Daha doğrusu yamalanacak.
Diğer sorular sırayla;
KKTC vatandaşı olan T.C. kökenli kişilerin, adadan derhal ayrılmasının garanti altına alınmasına “Evet” diyenler yüzde 79.1,
Türkiye’nin Garantörlüğünün ve adaya askeri müdahalede bulunmasının iptaline “Evet” diyenler yüzde 92.5,
Mülkiyette, toprağın ilk sahibine ait olması gerektiğine “Evet” diyenler yüzde 92.5,
Adada tek dış siyaset ve tek orduya sahip olunmasının teminat altına almasına “Evet” diyenler de yüzde 94.7.
Zaten geriye de başka bir şey kalmıyor.
Adanın sahibi Rumlar olsun,
Devleti Rumlar Yönetsin.
Ordunun büyük bir kısmı Rumlardan oluşsun.
Silahları Rumlar kontrol etsin.
Türkler ayrılamasın ve ayrı bir devlet kuramasın,
Devlet arazileri dahil toprakların tümü Rumların olsun,
Ekonomiyi Rumlar yönetsin.
Peki öyleyse, biz Kıbrıslı Türklere en küçük bir hakkı bile çok gören bu Rumlarla biz neyi görüşüp, nasıl adada kalıcı ve sürdürülebilir bir sistem kurabileceğiz. Gerçekten de çok merak ediyorum.