Rumların garantörlük yalanı |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Rum lider Anastasiadis, sözcüsü, görüşmecisi ve diğer tüm Rum liderler ağız birliği etmişlercesine “Garantörlük ve Garantiler” konusunda gözümüze baka baka yalan söylüyorlar.
İnanılmaz derecede pişkin insanlar. Yalan söylemekten ve inanılırlıklarını yitirmekten hiç çekinmiyorlar ve de son derece pişkinler. Söylediklerinin yalan olması durumunda da yüzleri asla kızarmıyor. Rum siyasilere baktıkça, söylediklerini duydukça aklıma 3 Mayıs 1469 tarihinde doğmuş, 21 Haziran 1527 tarihinde 58 yaşında ölmüş olan tarih ve politika biliminin kurucusu sayılan Floransalı düşünür, devlet adamı ve askerî stratejist Niccolò di Bernardo dei Machiavelli, Türkçe kısa okunuşu ile Makyavelli, geliyor hep.
Bilenler bilir ama bilmeyenler için anlatalım; Makyavelli, Floransa kent devletinin yönetimine gelen Medici ailesinin iktidarını sürdürmesi için yılların deneyimine dayanarak, taslağına “De Principatus” (Türkçe: Prenslikler Üzerine) adını verdiği, yayınlama aşamasında da bu eserinin adını “Prens” (İtalyanca özgün adı Il Principe) olarak değiştirdiği kitabını yazar ve 1515 yılında basarak Giulio de Medici’ye hediye eder.
1505 yılında kaleme aldığı, 1515 yılında da basılan (Yöneticinin Oğlu) “Prens” adlı kitabı hala daha güncelliğini korumakta. Bu ünlü kitabın çok kısa bir özeti, 5 kelimelik bir cümle ile tanımlanabilir; “Hedefe giden her yol mubahtır.”
Türkiye’nin Kıbrıs adası üzerindeki garantörlüğü ile 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası EK I.inde yer alan Garanti ve ittifak Anlaşmasının kaldırılması için Rumlar yalan bilgi, dezenformasyon, uydurma haber gibi “Hedefe giden her yolu mübah” sayarak uygulamaya koyuyorlar. Söyledikleri yalan bile olsa önce kendileri inanıyor bu yalana ve sonra da ağız birliği etmişçesine hepsi ayrı ayrı ve farklı ortamlarda aynı yalanı dile getiriyorlar sanki de doğruymuş gibi.
Kıbrıs Rum devletinin başı Anastasiadis’e, çalışma arkadaşlarına ve de tüm Rum siyasilere göre Garanti Anlaşması çağdışıymış ve AB dışında bir devlet de AB üyesi bir devlete garantör olamazmış! Bu nedenle de Kıbrıs adası üzerinde Türkiye’nin garantisi derhal kaldırılmalı ve Türk askeri de tümüyle adayı terk etmeliymiş! Duyan da doğru sanacak bu yalan demetini.
Rumlar, AB’nin kalbini oluşturan Almanya’nın garantörünün AB dışında bir devlet olan ABD’nin olduğunu hiç dile getirmezken, 1994 yılında imzalanan Budapeşte anlaşması ile de Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün garantörlerinin ABD, İngiltere ve Rusya olduğunu saklamak için elden geleni yapıyorlar.
Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün garantörü olan Rusya’nın, bir garantör sıfatı ile Ukrayna’nın bir parçası olan Kırım’ı işgal etmesini protesto etmeyen, kınamayan, konuyu AB’de ve BM’de herhangi bir vesile ile dile getirmeyen Rumlar, 1963-1974 yılları arasında bize acımasızca uyguladıkları soykırımın üstünü örtüp, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasını da tek taraflı değiştirerek adayı 1959 Zürih ve Londra Anlaşmalarına aykırı olarak Rum adası haline soktuklarını unutturarak Türkiye’yi işgalci olarak lanse etme çabalarını halen daha sürdürmekteler. Batılı dediğimiz çiğ insanlar da gerçekleri göz ardı edip Rumlara sırf Hristiyan oldukları için körü körüne inanıp destek çıkmaktalar maalesef.
Ne vakit Rusya’nın Ukrayna üzerindeki garantörlüğü tartışılmaya açılır, o vakit Türkiye’nin Kıbrıs adası üzerindeki garantörlüğünün konuşulmasına da sıra gelebilir. 1897 yılında Girit’te yaşanan katliamlar ile 1963-1974 yılları arasında yaşadığımız soykırım zihinlerde olduğu müddetçe Türkiye’nin garantörlüğün asla sonlanmayacağı, Türk askerinin de KKTC’yi terk etmeyeceği gerçeğini konu ile ilgili herkesin kabul etmesi gerekmektedir ve böyle de olacaktır…
Nitekim; Atalarımız “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” sözünü boşuna söylememişler. Rumların söylediği ve doğru diye öner sürdükleri “Garantörlük çağ dışıdır” benzeri yalanlar ancak yatsıya kadar geçerli oluyor….
Ata ATUN
e-mail: ata.atun@atun.com veya ata.atun@gmail.com
http://www.ataatun.org
Facebook: AtaAtun1
18 Kasım 2016