Rumların Lokmacı Tezgâhı

Prof. Dr. Ata ATUN

 
Yazarın tüm yazılarını görüntüle

  
 9 Mart 2008 Saat : 12:12


 

Rum Cumhurbaşkanları değişse de, Rumların taktikleri ve politik düzenbazlıkları hiç değişmiyor.

Al Hristofyas’ı çal Papadopulos’a.

Sonra da al her ikisini, çal Makarios’a. Geriye Vasiliu, Kyprianou ve Klerides kalıyor. Al bu son üç taneyi, çal diğer üç taneye. Hepsi de aynı kalıptan çıkma. Aynı şeyin soyu.

Hep aynı oyun, hep aynı tezgâh. 1955’den beri geçen 53 yıl hiçbir şeyi değiştirmemiş. Ne tezgâhı, ne de tezgâh sahibini.
 
Rumların adada barış istedikleri yok. Buna kimse inanmasın.
Onların “Barış” kelimesinden anladıkları ile bizim veya dünyadaki diğer insanların anladıkları “Barış” çok farklı.

Rumların istedikleri “Barış”, tek taraflı olarak Kıbrıslı Türklerin verecekleri tavizler üzerine kurulu. Onların “Barış” uğruna verecekleri hiçbir taviz yok.

Onların “Barış”tan anladıkları özet olarak, Kıbrıslı Türkler “Azınlık” statüsünde Kıbrıs Rum Cumhuriyetine katılsın, ada da tümü ile Rum hâkimiyeti altına girsin. O kadar. Gerisi teferruat.


Seçimlerin ertesinde, daha ilk günden Lokmacı Barikatının açılması ile ilgili yalan söylemeye ve Rum basını kanalı ile yalan haberler yayarak olayları manipüle etmeye başladılar.
  
Ortada fol yok, yumurta yok, yapılmış bir görüşme veya varılmış bir antlaşma yok ama Rum Dışişleri Bakanı Markos Kiprianu ile Rum Başkanlık Komiseri Yorgos Yakovu konu ile ilgili açıklama yapıyorlar ve topu hemen ve derhal Türk tarafının kucağına atıyorlar.

Akıllarınca onlar, tanınmış bir devlet oldukları için asla taviz vermeyecekler ama Türkler, onların istedikleri her koşulu kabul edecekler ve ondan sonra da Lokmacı kapısı açılacak.

Kiprianu, Lokmacı kapısının açılmasının anahtarının Türk tarafının elinde olduğunu iddia ederek, bir uyuşmazlık durumunda suçlunun peşinen Türk tarafı olacağını şimdiden ilan etti bile.


Madem kapıyı açmak istiyorlar, niçin bu günkü koşullarda, hiç bir şey değişmeden hemen ve derhal kapının açılmasını kabul etmiyorlar.

Gerçekte maksatları kapıyı açmak değil.

Gerçekleşmesine olanak bulunmayan yapay istekler üretip, uzlaşmaz taraf olarak Türkleri göstermek istiyorlar. Çünkü uzlaşmak ve adaya barış getirmek gibi bir niyetleri yok. Zaten hiçbir zaman da olmadı.


Kıbrıs’ın neresinde Mücahitler veya Türk Barış Kuvvetleri 1963 sınırlarına çekildi de, Lokmacı da çekilecek. Gizliden gizliye, kapalı kapılar ardında, sınırları belirleyen bir “Ateş Kes Antlaşması” mı imzalandı da haberimiz olmadı.


Rumlar, Lokmacının açılabilmesi için Mücahitlerimizin neredeyse 70 metre geri gitmesini, yani 1963 çizgisine geri dönmelerini istiyor.
İçimden, tüm propagandalarını “ada 1974’de bölündü” yalanı üzerine kurmuş olan Rumlara, “Hani ada 1974 bölünmüştü” diye sormak geliyor.

Rum iddialarına göre madem ada 1974’de bölünmüştü, nereden çıktı 1963 sınırları da, şimdi masaya konuyor ve ısrarla o sınırlara geri dönülmesi isteniyor.

Üstelik kabul edilmezse de Türk tarafı uzlaşmaz taraf oluyor.     
İş Rum propagandasına geldi mi, yalanın bini bir para.


Lokmacı barikatından 30 metre güneyde, doğuya ve batıya doğru uzanan Çikko sokağı (Odos Kykkou) RMMO’nun manevra alanı. Oradaki kulübelerin üzerinde EF yazıyor, yani Rumca “Milli Muhafız” manasındaki “Ethniki Fruro”nun baş harfleri.

Rumların istediği şekilde bir anlaşma olursa, RMMO askerleri geri çekilmeyecek ve yerlerinde kalacak ama mücahitler neredeyse 120 m. geri gitmiş olacaklar. 70 metresi 1963 sınırlarına geri dönüş, 50 metresi de askerlerin bölgeden karşılıklı uzaklaşması olarak.


Ama bu son 50 metreyi sadece Mücahitler geri çekilecek. Matematiksel bir hesaplama ile RMMO yerinde kalacak. Diğer bir tanımlama ile Mücahitlerin geri çekilmesi ile RMMO kendiliğinden ara bölgeden 50 m. uzakta kalmış olacak.  

Üstelik ara bölgedeki egemenlik hakkımız da UNFICYP’e devredilmiş olacak.

Ne tezgâh ama!


Ben UNFICYP’i 1964’den beri tanıyorum.

Rumlar Türkleri koyun gibi keserken, namlusuna çiçek takıp olayları seyretmiş olan turistik bir ekip, bu UNFICYP dediğimiz, BM’nin adı var kendi yok, Kıbrıs’a özel askeri gücü.

Ara bölge, Türk egemenliğinden çıkarılıp UNFICYP’in kontrolüne bırakılırsa ne gibi bir yaptırım gücü olacak bu turistik ekibin, çok merak ediyorum.


UNFICYP’e güveniyor muyum?

Akritas Planı uyarınca 21 Aralık 1963 tarihinde uygulamaya konan katliamlar ardı ardına sürerken takındıkları tavırları gözlerimle gördükten sonra oluşan yanıtım, aradan bunca yıl geçmesine rağmen, hala daha kocaman bir “Asla”. İki dakikada bizi satarlar ve ara bölgenin egemenliğini, bir dizi cicili bicili sözlerle Rumlara devrederler.


Ve de en önemlisi bizim, yani KKTC hükümetinin, yani Güvenlik Kuvvetlerimizin, yani Türk barış Kuvvetlerimizin, bölgedeki “Egemenlik” hakkını kim elinden alacak.

Cümleyi tersten kurayım; Rumlara şirin görünmek ve haksız taleplerini yerine getirmek için “Egemenlik” hakkımızdan kim feragat edebilecek?     


“Lokmacı barikatının” Rumların istedikleri koşullarda açılması sadece bir hayal. Eskilerimiz, o günün güzel Türkçesi ile buna, “Olmayacak duaya Âmin” diyorlardı. Bu tanım, Rumların istekleri doğrultusunda Lokmacı barikatının açılması konusunda, hala geçerli.

Prof. Dr. Ata ATUN Son 10 Yazı                                                                                  Yazarın Tüm Yazıları



  • ABD GAZZE’de Liman istiyor
  • Türkiye-AB İlişkilerinde Değişim
  • Aile Vakfımızın İftar Yemeği
  • Doğu Akdeniz’de Temelden Değişiklikler
  • 60 Yıllık Yanlış Düzeltilmeli
  • Batı, Kıbrıs Müzakerelerini Neden Başlatmak İstiyor?
  • BRTK TV Programı
  • Müzakerelerin İçeriği Değişir mi?  
  • Doğu Akdeniz ve KKTC başlıklı KONFERANS
  • Soğuk Savaş Kızışıyor
  • Okunma 42
    Rumların Lokmacı Tezgâhı için yorumlar kapalı

    Yorumlara kapalı.

    Prof. Dr. Ata ATUN Makaleleri, Özgeçmişi, Yazıları Son Yazılar FriendFeed
    Samtay Vakfı
    kıbrıs haberleri
    kibris 1974
    atun ltd

    Gallery

    Şehitlerimiz-1 Şehitlerimiz-amblem kktc-bayrak kktc-tc-bayrak- kktc-tc-bayrak kktc-tc-bayrak-3

    Arşivler

    Son Yorumlar