Rumların Süper Bilgisayar Hüsranı |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Bu yazım, YDÜ Kurucu rektörü Sayın Dr. Suat Günsel’in verdiği ön bilgiye ve bu bilgiden yola çıkarak ulaştığım yetkili siyasi ve akademik kişilerin verdikleri bilgilere dayalı olup varsayım içermemektedir.
Geçen hafta tam kapasite olarak devreye girmelerinin açılışları yapılan Süper Bilgisayarlar, Kıbrıs adasında sadece KKTC’de, Yakın Doğu Üniversitesindeki, “YDÜ İnovasyon Merkezi”nde bulunmaktadır.
“İnovasyon” kelimesi, OECD ve AB tarafından hazırlanan “Oslo Kılavuzu (2005)”da, “Yeni veya geliştirilmiş, aynı zamanda pazarlanabilir mal/hizmet ürünü, yöntemi veya fikri” olarak tanımlanmıştır.
Yakın Doğu Üniversitesi, 11 Haziran 2007 tarihinde, IBM Türk ile “YDÜ İnovasyon Merkezi” kurulması hakkında protokol antlaşması imzalayarak, KKTC’de bir ilki daha gerçekleştirmişti. Yapılan antlaşmanın mürekkebi daha kurumadan aynı gün, “Süper Bilgisayar”ın kurulum çalışmaları başlatıldı ve Nisan 2008 başında da süper bilgisayarın tüm kuruluş çalışmaları ve denemeleri tamamlanarak bilim dünyasına kazandırıldı.
12 Terra Baytlık işlem hızı ile “YDÜ İnovasyon Merkezi” Doğu Avrupa, Ortadoğu, Orta Asya ve Kuzey Afrika’da tek olurken, işlem hızına göre de dünyada “En iyi 500 listesinde” ilk 100’ün ortalarına oturuverdi. Ülkeler bazında 13.cü, dünya üniversiteleri arasında da 12.ci sırada yerini aldı.
YDÜ İnovasyon Merkezi’ndeki Süper bilgisayarlar aslında “iki” tane. Birisi tüm işlemleri ve matematiksel analizleri yapan, diğeri de bu sonuçları insanların algılayabileceği şekilde görsel veya yazılı hale getiren bilgisayar.
Analizleri yapan birinci süper bilgisayar, dörder çekirdekli İntel işlemcilerin kullandığı toplam 1280 çekirdeğe sahip ve 12 Terra byte işlem kapasiteli. Terra kelimesi Latincede trilyonun karşılığı olup 12 adet sıfırla veya 10 üzeri 12 tanımı ile ifade edilmektedir.
İkincisi ise 3 Terra byte işlem kapasiteli ve IBM’in yeni nesil Cell teknolojisi esasında kurulu. Özellikle grafiksel tasarımlar, moleküler modelleme, sonlu elementler analizi ve işlemsel akışkanlar mekaniği gibi araştırmalara daha uyumlu bir süper bilgisayar. Bu bilgisayarın temel özelliği, birinci bilgisayarın ürettiği sonuçları büyük bir ekranda görsel olarak kullanıcıya sunması ve görüntüleri anında üç boyutlu hale çevirebilmesi.
Dünyada az sayıda üniversitenin sahip olduğu süper bilgisayarları daha geniş akademik topluluğun kullanımına açmak amacıyla “Avrupa Birliği”nin başlattığı 7. Çerçeve programında yer alan akademik hızlı altyapıya ilişkin EGEE, EUMED, Karadeniz-NET diye adlandırılan projelerde, “YDÜ İnovasyon Merkezi” de resmen yerini aldı.
EGEE çerçevesinde AB ülkeleri, EUMED çerçevesinde Akdeniz ve Kuzey Afrika ülkeleri, Karadeniz-Net’le de Kafkas ülkeleri bir elektronik otoyolla birbirlerine bağlanıyor. Büyük bir kısmı 2008’de tamamlanacak olan projelerle 2010 yılına gelindiğinde tüm dünya akademik olarak çeşitli merkezler aracılığıyla birbirine bağlanmış olacak.
Projenin Türkiye ayağında ise İstanbul merkezli bir dağılım planlanıyor. İlk önce Bükreş ve Sofya’ya 5 GB hızında (evimizdeki 512 Kb ADSL’nin on bin katı daha hızlı) fiber bir ağla bağlanılıyor. Karadeniz ayağında ise İstanbul’dan Gürcistan ve Ermenistan’a ve onların üzerinden de Güney Kafkaslara bağlanılması planlanıyor. Hattın Kuzey Kıbrıs ucu ise “Yakın Doğu İnovasyon Merkezi”ne bağlanacak. Tümüyle AB finansmanıyla gerçekleşmekte olan bu uluslararası ağ sadece akademik amaçlı projeler için kullanılabilecek.
Böylelikle yüksek performans gerektiren bir araştırma yapmak isteyen akademisyenler Kıbrıs’ta “sadece” YDÜ’ye bağlanıp araştırmasını gerçekleştirebilecek.
İşte bütün çıngar ve düş kırıklığı da bu “sadece” kelimesinden çıktı.
YDÜ’de “Süper Bilgisayar” kurulması ve bu bilgisayarın da AB’nin EGEE, EUMED, Karadeniz-NET projelerinde yer alması Rumları çılgına çevirdi. Türklerin adanın kuzeyinde sekizincisinin kurulum aşamasında olduğu çok sayıda üniversiteler açması, üstelik bir tanesinin içinde de IBM’in iki adet süper bilgisayarının yer aldığı “İnovasyon Merkezi”nin bulunması, Rumları deliye döndürdü ve hemen karşı harekete geçirdi.
Rumlar önce “YDÜ İnovasyon Merkezini”, AB üyesi devlet olmak olanakları ile birlikte Fransa, Yunanistan gibi kendilerini körü körüne destekleyen baryalarını da kullanarak EGEE, EUMED, Karadeniz-NET projelerinden çıkarmaya çalıştılar. Ama bir türlü başaramadılar. Komisyon “Nuh” dedi, “Peygamber” demedi. Her yol denendi, şantajlar yapıldı, komisyon çalışmalarına blokajlar kondu ama hiçbir başarı elde edilemedi. Komisyon, bilime siyaseti karıştırmayı reddetti.
Bu sefer ikinci yol denendi ve Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti AB’den, “Süper Bilgisayar” kurmak için para istedi. Türklerin var da, onların niye olmasın dı!
Paranın çıkartılması ve Kıbrıslı Rumlara hibe edilmesi için her yol denendi. Ne Sarkozy’ler, ne Karamanlis’ler girdi devreye ama komisyon bildiğiniz ”duvar”. Laf anlar tarafı da yok. Üstelik Rumlara bir de yazı gönderdi bu komisyon, “Size Süper Bilgisayar için para veremeyiz. Gidin YDÜ’deki İnovasyon Merkezini kullanın” diye.
Dedik ya Rumlar çılgına döndü diye. Aslında iki kere çılgına döndüler bu yazıyı da alınca. Buna yeni bir tanımla “Çılgın kare oldular” da diyebilirsiniz, aynen matematiksel işlemlerde kullandığımız x2 gibi
Süper Bilgisayara ilaveten KKTC’de, “YDÜ Tıp Fakültesi”nin kurulmasını da yavaş yavaş tam hazmetmeye çalışırlarken şimdi bir de “YDÜ Tıp Fakültesi Hastanesi”nin 2008 yaz aylarında açılacağı gerçeği kafalarına balyoz gibi indi, adeta kabusları oldu.
Çok gerilerde kalmış olduklarını bir türlü içlerine sindirip kabullenemiyorlar.
Bu gidişle “Çılgın Kare” değil, “Çılgın Küp olacak”lar anlaşılan. Allah Kerim “Çılgın üzeri dörde”.