Sivil Toplum Örgütlerinin, iki toplumlu projelerdeki başarısızlıklarının nedenleri. |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
ABD komisyonu raporuna göre Kıbrıs’taki Sivil Toplum Örgütlerinin iki toplumlu projelerinin neredeyse yarısı tamamen zaman harcamanın ötesinde bir fayda sağlamadı. Komisyonun önerisine göre Kıbrıs’lı Rumları, hiçbir zaman Barış için Evet demeye ikna etmek olası değildi ve bu tür projelerin artık devam ettirilip ettirilmemesinin gündeme getirilmesi gerekmektedir.
Amerika’nın masraflarını karşıladığı İki Toplumlu Gelişim Projesi incelendiği vakit, bu çalışmaların içinde Amerika’nın aldığı rol çok açıkça görülmektedir. Amerikan Kongresi tarafından bu maksat için ayrılan para, Kıbrıs’ta UNOPS ( United Nations Office for Project Support) tarafından dağıtılmaktaydı ve bu nedenle de CB Thasos Papadopulos tarafından Nisan ayında yapılan Referandumda Rum tarafından “EVET” oylarının çıkması için harcandığı iddiaları ortaya atıldı.
Bu iddialar üzerine Nathan Associates adlı bir şirket tarafından bir inceleme yapıldı ve hazırlanan rapor USAID’e (United States Agency for International Development) “ABD Uluslar Arası Gelişim Dairesi” sunuldu. Bu rapor, BDP olarak tanımlanan (Bi-communal Development Project) İki Toplumlu Gelişim Projesi’nin geçmişini detayları ile vermekte ve Kıbrıs’a gönderilen paranın nerede ve nasıl harcandığını açık bir şekilde gözler önüne sermektedir.
1998 yılından beri yaklaşık Altmış Milyon ABD Doları ($60,000,000) çeşitli projeler için ABD tarafından Kıbrıs’a verilmiş ve bu paranın da yüzde onuna yakın bir kısmı da her iki kesimdeki Sivil Toplum Örgütlerine verilmiş. Bu programın başlatılmasından itibaren ABD’nin Birleşmiş Milletler ve diğer kuruluşlar ile birlikte gösterdiği çaba da belli bir dereceye kadar başarıya ulaşmış.
Fakat Rumların Annan Planını red etmesi ile birlikte, artık Kıbrıs’taki Sivil Toplum Örgütlerine yönelik İki Toplumlu Projeleri (BDP) ve Kıbrıs’lı Rumları “EVET “dedirtmeye yönelik ABD kaynaklı veya diğer ülke kaynaklı hibe programlarının devam ettirilmesinin mantılı olup olmayacağı sorgulanmaya başlamıştır.
Rapora göre, Kıbrıs’lı Rumların “HAYIR” demesinde etkin olan faktörlerin, bu tür programların üstesinden gelemeyecek büyüklükte olması ve bu nedenle de “Barış amaçlı”, Kıbrıs’taki Sivil Toplum Örgütlerine yönelik İki Toplumlu Projelerin hedeflenen başarıyı yakalayamaması.
Bu projelerin, olumsuz bir görünüm kazanmaması ve politikacıların müdahalesinden uzak tutulabilmesi için, Kıbrıs’taki Sivil Toplum Örgütlerinin Sağlıkla ilgili projelerine %30, Çevre ile ilgili projelerine %19 ve Barış/Arabuluculuk faaliyetlerine de %11 oranında katkı yapılmış.
Günün sonunda, tüm bu yardım ve yatırımların sadece %20’si gerçekten başarılı olmuş ve yatırımların %35-45 ise çok az başarılı veya İki Topluma Hiç Fayda sağlamamış projeler olmuş.
Bu raporun bence en ilginç yanı, raporu hazırlayan kişilerin, Kıbrıs’taki Sivil Toplum Örgütlerine yönelik İki Toplumlu Projelerin (BDP) başarısızlığının ana sebebini, Kıbrıs’taki Amerikan Elçiliğinin projelerin her şeyine karışmalarına ve Projelerin yürütülmesi ile görevli memurların her aşamada Elçiliğe danışmak zorunda kalmış olmalarına atfetmeleri.
Elçiliğin bu denli projelere karışmış olması, çalışanlar arasında bir nevi asabiyet yaratmış ve bu asabiyet veya hırçınlık da projeleri başarısızlık rotasına sokmuş.
Bence çok ilginç bir analiz…