Taşlar yerinden oynamaya başladı |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Son gelişmelerden sonra Kıbrıs konusunda, eskiden beri süre gelmekte olan ve artık değişmez olduğu sanılan düşüncelerin ve kavramların yavaş yavaş değişmeye başladığının işaretleri gelmeye başladı.
Bu çok ilginç bir gelişme.
20 Temmuz 1974 Barış Harekâtı da öyleydi.
Kıbrıs Türk halkı, Kıbrıs adasında Rumların mutlak hâkimiyetini ve Rumların Türklere karşı uyguladığı acımasız yaşam tarzını hiçbir güç değiştiremez, böyle gidecek bu yaşam diye düşünüyordu ki, aniden bir sabah bütün taşlar yerinden oynadı.
Bırakın taşların yerinden oynamasını her şey temelinden değişti ve yerine yeni koşullar, farklı özgürlükler ve yeni bir yaşam tarzı geldi, hem Kıbrıslı Türkler için hem de Kıbrıslı Rumlar için.
Şimdi de aynı değişim sinyalleri gelmeye başladı.
Bu defaki, silahlı değil ama politik müdahalelerle mevcut sistemi ve var olan kemikleşmiş kavramları temelinden değiştirecek bir değişim olacağı görüntüsünde.
Farklı ülkelerin farklı düşünce yapısındaki siyasetçileri ve stratejistleri ağız birliği etmişçesine aynı görüşü dile getirmeye başladılar.
Deneyimli İngiliz siyasetçisi Jack Straw, Avrupa Birliği’nin, Kıbrıs’ta iki devletli çözüm seçeneğini artık gündemine alması gerektiğini dile getirerek ortaya yeni bir kavram attı.
İngiliz politikacılar boşuna konuşmazlar.
Straw’ın bu son sözleri ve önerisi çok dikkat çekici.
Ada’daki paylaşımın son ve kalıcı şeklini alabilmesi için, uluslararası toplumun geçmişten gelen bir “tabu”yu yıkmasını önererek yeni ve Kıbrıs gerçeklerine uyan bir yaklaşım ortaya koydu.
Bu tabu da ısrarla Kıbrıslı Türklere ve Rumlara kabul ettirilmek istenen “Tek Devletli” çözüm şekli ve Straw artık bundan vazgeçilmesini, yerine de “kuzey ve güneyde iki devleti resmen tanımanın”, çözüme çok yardımcı olacağını önerdi.
Belli ki her tür baskıdan ve art niyetten uzak olarak Kıbrıs sorununu iyice analiz edebilmiş eski İngiliz Dış İşleri Bakanı.
Straw bunları dile getirirken, Financial Times gazetesinin de Birleşmiş Milletler’de yapılacak Kıbrıs görüşmelerinin Kıbrıs sorununun çözümü için “Son şans” olduğunu belirten bir “Yorum”a yer vermesi ise hiçte tesadüf değil.
James Blitz imzalı makalede, “müzakerelerden bir sonuç alınmazsa, ada resmen olarak ikiye bölünebilir” diyen diplomatların görüşleri öne çıkarılmış. Deneyimli BM diplomatlarının görüşleri de aynen İngiliz siyasetçisi Jack Straw’ınki gibi.
Müzakerelerde rol alan bir diplomatın “Burada sonsuza dek kalıp, anlamsız görüşmeler yapmayı sürdürmeyeceğiz” demesi ve 18 Kasım’da başlanması beklenen müzakerelerin son şans olduğunu söyleyen bir başka diplomatın ise “Artık, başarısızlığın acı verici sonuçlarıyla yüz yüze gelmemiz gereken noktaya yaklaşıyoruz” demesi, yılların kalıplaşmış, hatta betonlaşmış “Kıbrıs’ta tek devletli çözüm” efsanesinin yıkılmaya yüz tuttuğuna işaret etmektedir.
Amerikan Savunma Sekreteri (Bakanı) Robert Gates’in, Avrupa ile 74 milyon nüfuslu Türkiye’nin stratejik ilişkileri, 750 bin Kıbrıslı Rum’un ve 250 bin Kıbrıslı Türkün yaşadığı Kıbrıs konusundaki müzakerelerce rehin alınmış durumda.
AB’nin Türkiye’ye daha çok gereksinimi var” sözleri ise değişimin Atlantik’in öteki yakasından bir başka habercisi.
18 Kasım’da New York’ta BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’un KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu ve Rum Cumhurbaşkanı Hristofyas ile yapacağı görüşme ve bu görüşmenin sonuçları, 1968 yılından beri sürdürülen Kıbrıs müzakerelerine yeni bir kavram getirecek ve eskiye kıyasla “Kıbrıs Sorununu” farklı bir kulvara sokacak.
Türkiye’nin bölgesindeki politik, ekonomik ve askeri gücü, dünya klasmanında ilk 20 içinde 16. olarak yer alması artık yeni değişimleri de beraberinde getirmesini kaçınılmaz kıldı.
Kıbrıs konusunda, eskiden beri süre gelmekte olan ve artık değişmez olduğu sanılan düşünceler ve kavramlar değişim sürecine girdi bile.
Değişim yolda.