Türkiye’nin Kıbrıs stratejisi |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
BM Genel Sekreteri Ban’ın adaya gelişi, bu güne kadar süre gelmiş birbiri ile ilgili ve ilgisiz bir çok dengeyi alt üst ettiği kesin.
Artık “Kıbrıs Konusu” hiçbir zaman eski rayında gitmeyecek.
Kıbrıs konusunda roller ve baş aktörler değişimin eşiğinde.
Son yarım asırdır tahtaravallinin üst kısmında oturmayı başarmış ve Kıbrıs konusuna perde arkasından silah ve askeri gücü ile, gözle görülebilen yerlerde de Avrupa ile olan kan bağlarını kullanarak müdahale edip adayı yıllardır kan ve gözyaşına boğmuş olan Yunanistan şimdi, dengelerin değişmesi ile aşağıda kalan taraf oldu.
Yunanistan batmaya doğru giderken beraberinde Avrupa Birliğinin ana motoru olan Almanya’yı da aşağılara çekmeye başladı. Ne AB’nin yıllarca çarçur edilmiş fonları, ne de Almanya’nın sınırsız gözüken desteği Yunanistan’ı kurtarmaya yetmeyecek.
Buna karşın tahtaravallinin öbür ucunda yıllarca oturmaya mahkum edilmiş, çok değil daha otuz yıl evvel yetmiş sent’e muhtaç olduğu dile getirilen bir devlet, bu gün önünde ceket iliklenen, kritik görüşmelerde ara buluculuk yapan ve dünya politikasında bir takım ana konuları belirleyebilen konumda.
Başbakan Erdoğan’ın Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu’nca (USAK) düzenlenen “’Değişen Dengeler ve Türkiye’nin Artan Önemi” konulu konferansta Kıbrıs ile ilgili söylediği “Biz zaten bizim planlarımızı ortaya koyduk. Ama bundan sonraki gelişmeler de bu planların güncellemesini gerektirecektir” sözleri Kıbrıs konusunda yeni bir döneme girildiğinin habercisi.
Bunun başlangıcı da BM Genel Sekreterinin adaya gelişi ile oldu.
Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politikası ve politik ekibinin, Yunanistan ve Kıbrıslı Rumların bütün çaba ve karşı koymalarına rağmen Genel Sekreter Ban Ki Moon’u müzakereler devam ederken adaya getirtebilmeyi başarması ile Kıbrıs konusu bir daha geri dönmemek üzere AB platformundan çıktı ve BM zeminine yerleşti.
BM’nin patronu Ban Ki Moon Kıbrıs’a yaptığı ziyaret ile ada yaşayan iki halk arasındaki farklılığı birebir yaşadı, olayların ve gerçeklerin düzmece bilgilendirme raporlarında yer aldığı gibi olmadığını çıplak gözleri ile gördü ve iki taraf arasındaki tartışmaları da izleme fırsatını buldu.
Adada çözüme istekli olanın Türk tarafı olduğunu, müzakereleri zora sokan tarafın ve ortak açıklama bile yapmaktan korkanın ise tanınmış devlet maskesi arkasına saklanan Rumlar olduğunu gördü.
Yıllardır adada yaşayan Kıbrıslı Türkler ve Rumlara dış güçler tarafından zorla dayatılmak istenen “Federasyon çatısı altında birlikte yaşamak” fikrinin pek de uzun ömürlü ve huzur getirici bir çözüm olmadığını “Euro Barometre” adlı tarafsız kamuoyu yoklaması ortaya koyarken, BM’nin en üst düzey bürokratı olan Ban Ki Moon da cebinde kendini düş kırıklığına uğratan izlenimlerle makamına döndü.
Kıbrıs konusu artık eskisi gibi devam etmeyecek….