ABD’nin Türkiye Seçimlerine Yönelik Planı

ABD’nin Türkiye Seçimlerine Yönelik Planı

Türkiye Cumhuriyeti’nin istikrarlı adımlarla “ABD’nin Türkiye’ye emir verme ve endirekt yönetme” dönemini sona erdirmesi, ABD yönetimini belli ki iyice telaşlandırmış. Şimdi tedbir almak ve Türkiye’yi tekrardan avuçlarının içine almanın peşine düşmüşler. Plan üstüne plan yapıyorlar.

Görünen o ki, ABD Başkanı Joseph Biden’ın, 2019 Aralık ayında (Başkanlık seçiminden önce) New York Times’ın hazırladığı The Weekly programında, “Türkiye’deki muhalefet ile doğrudan iletişimde olup, hâlâ var olan unsurlarını destekleyip onları Erdoğan’ı mağlup etmeleri için cesaretlendirebiliriz. Darbe ile değil, seçimle.” sözlerini gerçekleştirmek için 18 Haziran 2023 Türkiye Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik uzun vadeli bir plan yapılmış ve uygulamaya konmuş.

Ki 1974 yılında gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Harekatı sonrasında ABD’nin Türkiye’ye uyguladığı silah ambargosunun baş aktörü ABD Başkanı Biden’in yolu açmasıyla ABD Kongre üyeleri Yunan kökenli Nicole Malliotakis, Gus M. Bilirakis ve Chris Pappas’ın çalışmaları -kendilerine göre- meyve vermeye başladı.

Plan belli.
Türkiye’yi, ABD’nin desteklediği komşuları ile çatışmaya sokmak.
Ekonomik ambargo ile Türk Lirasını değersiz hale getirmek ve Türk halkının alım gücünü düşürerek, geçim ve yaşam zorluğu yaratmak.
CIA’nın, FETÖ’nün ve Gladio’nun uyuyan hücrelerini uyandırmak ve Türk halkını iktidara karşı kışkırtma faaliyetlerini başlatmak.
ABD yanlısı siyasi partileri ve kanaat önderlerini bir çatı altında toplayıp, yoğun bir muhalefet hareketi başlatmak.
ABD destekçisi ve maddi menfaat düşkünü gazete, TV ve diğer medya kuruluşlarını örgütleyip, mevcut iktidarı yıpratacak yayınlar yaptırmak
Halkı iktidara karşı isyan ettirmek ve yurt içinde kaos yaratmak.
18 Haziran 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan’a seçimleri kaybettirmek, kendilerine yandaş bir siyasiyi seçtirmek.

Bu planın ilk adımı, Yunanistan ile Türkiye’yi çatışmaya sokmak, çatışma olmazsa savaş tamtamlarıyla halkı huzursuz etmekti. Ki, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Trakya üzerinden Yunanistan’a girmesini önlemek için Yunanistan Batı Trakya’sında ABD askerlerinin konuşlandırılmasıyla başladı işe. Yunanistan da ABD’nin verdiği askeri, ekonomik ve siyasi güvenle Türkiye’ye yönelik cüretkar tacizlerini başlattı.

İkinci adım, Doğu Akdeniz’de sorun çıkartmak ve TSK’yı, Kara, Hava ve Deniz kuvvetlerini bölgesel sorunlarla bölmeye zorlamaktı.
Bu doğrultuda Güney Kıbrıs Rum Yönetimine (GKRY) 1987 yılından beri “Kara Para aklanmasına ve uyuşturucu ticaretine göz yumması” nedeni ile ABD’nin koyduğu silah ambargosunu kaldırıldı. GKRY’e ABD’nin askeri, ekonomik ve siyasi olarak arkasında olacağı teminatı verilerek Türkiye’ye karşı düşmanca davranmaya teşvik edilecek.
Üçüncü adım, Güney Doğu sınırlarımızda PKK ve YPG’ye askeri ve ekonomik destek verilerek Türkiye’ye karşı eyleme teşvik edilerek, halkın öfkesini doruğa çıkarttırmak olacak.

Dördüncü adım, Ermenistan-Azerbaycan çatışması çıkarttırmak veya Ermenistan üzerinden Türkiye’ye yönelik vekalet savaşı başlatmak olacak.
Bu yöntemle de TSK, dört-beş cephede savaşmaya, kolluk güçleri de Türkiye içindeki saldırı ve provokasyonlarla mücadele etmeye zorlanacak!

Bu süreç içinde de ABD, elden geldiğince Türk Lirasının değerini düşürmek ve ekonomiyi darbelemeye çalışacak.

Son adım çok açık ve net.
İçte ve dışta kaos yaratılarak Türk halkını öfkelendirmek, sıkıntılarla bunaltmak ve 18 Haziran 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ABD kuklası yandaş bir siyasiyi Cumhurbaşkanı seçtirmek!

Biz bu senaryonun benzer uygulamalarını 27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980 askeri darbelerinde gördük ve yaşadık. Ancak unuttukları şu ki, Amerika’daki hesap burada tutmaz, Türk halkı böyle düzmece senaryolara kanmaz…

Prof. Dr. (İnş. Müh.), Doç. Dr. (UA. İliş.) Ata ATUN
Dekan, Kıbrıs İlim Üniversitesi
KKTC Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı

19 Eylül 2022
ABD’nin Türkiye Seçimlerine Yönelik Planı için yorumlar kapalı
Okunma 37
bosluk

Türkiye Üzerinde Oyun mu Oynanıyor?

Türkiye Üzerinde Oyun mu Oynanıyor?

Türkiye üzerinde sessiz ve derinden bir oyun oynanıyor.
Yunanistan’ın ekonomik olarak batmış olmasına, dünya ve Avrupa Birliği içinde saygınlığını ve güvenilirliğini yitirmiş olmasına ve silahlı kuvvetlerinin elindeki yaşlı silahlarının yenilenememiş olmasına karşın Adalar Denizi’nde Türkiye ile sorun çıkartmaya teşvik edilmesi hayli şüphe çekici.

Yakın tarihte, Türkiye’nin en zayıf olduğu dönemde bile ordusunun yüzde doksanını kaybettiği ve adına “Sakarya Mağlubiyeti” değil de, “Küçük Asya Felaketi” dediği gerçek bir felaket yaşamalarına rağmen, Yunanistan kaybedeceği kesin olan bir savaşı veya bölgesel bir çatışmayı başlatmaya çalışıyor.

Yunanistan’ın Türkiye’ye yönelik kışkırtmaları ve tacizleri, Türkiye’nin diplomatik girişimlerine rağmen devam ediyor. Belli ki bir yerlerden, büyük bir olasılıkla AB’den ve ABD’den şimdilik içeriği açıklanmamış bir destek alarak gaza getiriliyor.

Peki müttefik olarak görülen ABD neden Türkiye’ye karşı hasmane bir tutum izliyor? Sebep çok. Öncelikle Türkiye’nin 2011 yılından sonraki küresel siyasi duruşu, bölgesel saygınlığı, Balkanların, Kafkasların ve Orta Doğu’nun siyasi hayatı üzerinde belirleyici etkiye sahip olması ve Doğu Akdeniz’de yeni keşfedilen enerji kaynakları üzerindeki güçlü söz sahipliliği ABD’nin hiç hoşuna gitmiyor.

Tüm bunlara ilaven, başta Yunanistan olmak üzere Avrupa Birliği üyesi devletleri kendine göbekten bağlamasına rağmen Türkiye üzerindeki etkisini ve yaptırım gücünü kaybetmiş olması ABD’yi çileden çıkarıyor ve kara kara düşündürüyor.

Ekonomik gelişmeler önümüzdeki 10 yılda, küresel merkezin Amerika ve Avrupa’nın uhdesinden çıkıp Asya kayacağını gösterirken Türkiye’nin Rusya, Çin ve Hindistan ile yakınlaşması, ABD için bir başka büyük sorunu oluşturuyor.

Rusya’yı Ukrayna sorunu ile Çin’i de Tayvan sorunu ile yıpratmaya çalışan ABD,
Türkiye’yi zayıflatmak için batıda Yunanistan’ı, güney doğuda PKK ve YPG’yi, Doğu Akdeniz’de Kıbrıs Rum Yönetimi ile İsrail’i öne sürmeye ve hedeflediği çatışmalar ile Türkiye ekonomisini bozmayı hedefliyor.
09.13.22-Türkiye Üzerinde Oyun mu Oynanıyor
Yani; ABD’nin Yunanistan toprakları içindeki Batı Trakya bölgesinde konuşlanması, gerçekte kendisinin açıkladığı gibi Yunanistan’dan Finlandiya’ya kadar uzanan Avrupa Birliği’nin doğu sınırlarını Rusya’nın olası saldırısına karşı garanti altına almak için değil. Asıl amaç; Yunanistan ile Türkiye arasında bir savaş çıkartmak, eş zamanlı olarak güney doğu Anadolu’da terörist unsurlar PKK ve YPG tarafından Türkiye’ye karşı ortak bir hareket başlattırmak, benzer bir savaşı Doğu Akdeniz’de sahneye koyarak, Türk Silahlı Kuvvetlerini üç cephede savaşa zorlamak. Türk Ordusunun Yunan ordusunu ezip, Trakya üzerinden Yunanistan’a girmesini önlemek için de ABD ordusunu caydırıcı güç olarak önüne çıkartmak/durdurmak. Sonra da savaşlardan ekonomisi sıkıntıya girmiş, ordusu yorulmuş Türkiye’ye yaptırımlar uygulamak, Doğu Akdeniz’den elini çektirmek ve Türkiye’nin güney hudutları boyunca bölgedeki petrol yataklarını kontrol edecek bir Kürt devletinin kurulmasını sağlamak!

Görüldüğü üzere oyun ve hayal büyük. Lakin, unuttukları şey, Türk’ün, her zamanki gibi bu oyunları bozacağı, ABD’nin kuyruğunda maşrapa olan Yunanistan’ın kafasını duvarlara vuracağı…

Prof. Dr. (İnş. Müh.), Doç. Dr. (UA. İliş.) Ata ATUN
Dekan, Kıbrıs İlim Üniversitesi
KKTC Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı

14 Eylül 2022
Türkiye Üzerinde Oyun mu Oynanıyor? için yorumlar kapalı
Okunma 55
bosluk

GREECE’S NATURAL GAS STRATEGY

GREECE’S NATURAL GAS STRATEGY

For a long time, Greece has been very concerned about losing its regional importance, not being taken into account, and not being placed in the position of a respectable state. The recent rise of Türkiye as a global actor has severely harmed Greek politicians’ morale and future plans, to the point where they have begun to plot ways to discredit Türkiye.

Their first attempt to cause problems and enter into armed conflict with Türkiye in order to expel Türkiye from the Aegean Sea was to arm the islands near the Turkish coast, in violation of the Zurich Agreement.

Other initiatives that followed included the use of the S-300 defense system against Turkish jets, which the Greek Cypriot Administration of Southern Cyprus had purchased from the Russian Federation during the Glafkos Clerides era to use against Türkiye but was forced to transfer to Greece due to Turkish political pressure.

The Greeks’ goal in this incident is clear: to incite conflict with Türkiye. As a result, it will start a war or spark a conflict between Türkiye and the West by forcing Türkiye to activate the S-400s in its possession. The (HISAR U) SIPER Block-1 air defense missile, which is more advanced than the S-400s that Greece has forgotten about and will be included in the Turkish Arms Forces inventory in 2023, has a range of 100 kilometers.
09.03.22-Greece's Natural Gas Strategy
The Turkish Air Defense system has the capability and equipment to detect and destroy a military jet plane taking off from Greece in the middle of the Aegean Sea.

Türkiye has two seismic research vessels and four deep-sea drilling vessels at the moment. Its navy consists of new ships outfitted with cutting-edge technology. It goes without saying that it also has the region’s most powerful navy.

Indeed, Greece’s strategy and ultimate goal, as it is known, is to seize natural gas deposits in the Eastern Mediterranean and establish a gas empire that transports gas to Europe under its own control.

Greece, seeing Türkiye as the only impediment to its plan, is attempting to eliminate Türkiye in order to realize its dream of a gas empire.

Greece, which prefers to begin by instilling tension in order to achieve this goal, wishes to undermine all of Türkiye’s contributions to world peace, particularly in the Ukraine-Russia conflict, and to discredit Türkiye.
Its goal is to inadvertently cause problems in the Aegean Sea and the Eastern Mediterranean, pitting Türkiye against the so-called “West”, the EU and US alliance.

To use this crisis to force a portion of the Turkish Navy to deploy in the Aegean Sea and the remainder in the Eastern Mediterranean in response to Greece’s deliberate provocations. To weaken the defenses of the “Blue Homeland” by dividing Turkish Navy into two parts. To form alliances with states in the region that are hostile to or disagree with Türkiye on the basis of hostility. Encircling Türkiye along the Aegean and Mediterranean coasts and immobilizing it, as well as seizing a large portion of the Eastern Mediterranean’s natural gas reserves.

However, Greece’s Eastern Mediterranean Strategy has been a colossal failure.
The relations between the UAE, Saudi Arabia, Israel, and Egypt, in which he had put his trust and attempted to form a strong front against Türkiye, abruptly shifted. Greece’s role in the Eastern Mediterranean was quickly eroded by Türkiye’s successive moves, despite the support of France and the United States.

The world has realized that Greece’s efforts are futile and that no initiative in the Eastern Mediterranean will succeed without Türkiye and Turkish Cypriots, and Greece will realize this as well.

Prof. Dr. (Civ. Eng.), Assoc. Prof. Dr. (Int. Rel.) Ata ATUN
Dean, Cyprus Science University

3 Eylül 2022
GREECE’S NATURAL GAS STRATEGY için yorumlar kapalı
Okunma 40
bosluk

YUNANİSTAN’IN DOĞALGAZ STRATEJİSİ

YUNANİSTAN’IN DOĞALGAZ STRATEJİSİ

Uzun zamandır Yunanistan, bölgedeki önemini kaybetmekten, dikkate alınmamaktan ve saygın bir devlet yerine konmamaktan çok rahatsız. Türkiye’nin son zamanlarda küresel aktör olarak ön plana çıkması Yunanlı siyasilerin morallerini ve geleceğe yönelik planlarını fena halde bozmuş ki, Türkiye’yi gözden düşürmek için planlar yapmaya başladılar.

Sorun çıkarmak ve Türkiye ile silahlı çatışmaya girmek, ABD ve AB’yi yanına alıp Türkiye’yi Adalar Denizinden kovmak için ilk girişimleri, Zürih Anlaşmasını dikkate almayarak Türkiye kıyılarına yakın adaları silahlandırmak oldu.

Bunu takip eden diğer girişimleri, Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin Türkiye’ye karşı kullanmak için Glafkos Klerides döneminde Rusya Federasyonundan satın aldığı ve Türkiye’nin baskısı ile Yunanistan’a devretmek zorunda kaldığı S-300 savunma sistemini aktif ederek Türk jetlerine karşı kullanmaları.
Yunanlıların bu olaydaki amacı belli: Türkiye ile gerilim yaratmak. Bunun sonucu olarak savaş çıkarmak veya Türkiye’nin elindeki S-400’leri aktive etmeye zorlayarak Türkiye-Batı çatışması oluşturmak. Ancak Yunanistan’ın burada unuttuğu S-400’lerden daha gelişmiş olan ve 2023 yılında TSK envanterinde yer alacak olan (HİSAR U) SİPER Blok-1 hava savunma füzesinin menzilinin 100 km. olduğudur. Türk Hava Savunma sistemi, Yunanistan’dan kalkacak bir askeri jet uçağını hemen algılayacak ve Adalar Denizinin ortalarında imha edecek güç ve donanımda.

Türkiye’nin an itibarı ile iki sismik araştırma ve dört derin deniz sondaj gemisi bulunmakta. Donanması ise, son teknolojik aletlerle donatılmış yeni gemilerden oluşuyor. Bölgenin de en güçlü donanması olduğunu hatırlatmaya gerek yok.

Esasen Yunanistan’ın stratejisi ve nihai hedefi bilindiği üzere, Doğu Akdeniz’deki doğalgaz yataklarına el koymak, kendi yönetimi altında Avrupa’ya taşınan bir gaz imparatorluğu kurmak.
Bu planda karşısındaki tek engeli Türkiye olarak gören Yunanistan, gaz imparatorluğu hayalini gerçekleştirmek için Türkiye’yi saf dışı etmek için uğraş veriyor.
Bu hedef doğrultusunda işe gerilim yaratmakla başlamayı tercih eden Yunanistan, Türkiye’nin özellikle Ukrayna-Rusya savaşında dünya barışına yaptığı tüm hizmetleri sabote etmek ve Türkiye’yi gözden düşürmek istiyor.
Niyeti, Adalar Denizi’nde ve Doğu Akdeniz’de haksızca sorunlar çıkarmak, Türkiye’yi “Batı” olarak adlandırılan AB ve ABD ile karşı karşıya getirmek.
Bu krizden faydalanarak Türk Donanmasının bir kısmının Adalar Denizinde, diğer kısmının da Doğu Akdeniz’de Yunanistan’ın kasıtlı tahriklerine karşı koyabilmek için konuşlanmaya mecbur etmek. Türk Donamasının ikiye bölünmesini sağlayarak “Mavi Vatan”ın korunmasını zayıflatmak. Türkiye ile husumet yada anlaşmazlık içinde bulunan bölge devletleriyle Türkiye düşmanlığı esasına dayanan bir zemin üzerinde ittifaklar kurmak. Türkiye’yi Ege ve Akdeniz sahilleri boyunca kuşatıp hareket edemez hale getirmek ve Doğu Akdeniz’deki doğalgaz rezervlerinin büyük bir kısmına el koymak.
09.03.22-Yunanistan'ın Doğalgaz Stratejisi
Ne var ki Yunanistan’ın Doğu Akdeniz Stratejisi hayli başarısız kaldı. Çok güvendiği ve Türkiye’ye karşı güçlü bir cephe oluşturmaya çalıştığı BAE, Suudi Arabistan, İsrail ve Mısır’ın Türkiye ilişkileri birden yön değiştirdi. Fransa ve ABD’nin de desteği ile Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’de üstlenmeye çalıştığı rol kısa sürede Türkiye’nin üst üste yaptığı hamlelerle boşa düştü.

Yunanistan’ın çabalarının boşuna olduğunu ve Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin ve Kıbrıs Türklerinin içinde olmayacağı hiçbir girişimin başarılı olamayacağını artık dünya anladı, Yunanistan da anlayacak…

Prof. Dr. (İnş. Müh.), Doç. Dr. (UA. İliş.) Ata ATUN
Dekan, Kıbrıs İlim Üniversitesi
KKTC Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı

3 Eylül 2022
YUNANİSTAN’IN DOĞALGAZ STRATEJİSİ için yorumlar kapalı
Okunma 23
bosluk

The Endless Lies of the Greeks

The Endless Lies of the Greeks

Without being embarrassed or bored, the Greek Cypriots continue the diplomatic games and lies of Byzantium, of which they are a relic.

The official statement issued by the Greek Cypriot Administration of Southern Cyprus (Greek Cypriot Administration) in 1974 regarding Turkey’s “Peace Operation” that brought permanent peace to the island is based on completely false and biased justifications. Their goal is to justify themselves by concealing the truth from the rest of the world.

Saying that the facts are not what they appear to be, that history cannot be falsified, let us emphasize once more: Turkey did not invade the island in 1974; it came to save the wholly occupied island.

After months of planning, Greece’s ruling Junta of Colonels launched a military coup on July 15, 1974, to depose the then-President of the Republic of Cyprus, Makarios, and to dissolve the Republic of Cyprus and replace it with the “Hellenic Republic of Cyprus.”

Following the success of the military coup, the final step was to annex Cyprus to Greece and implement Article 8 of the “Megali Idea.”
08.22.22-Endless lies of Greeks-1
After two days of internal conflict, the “military coup” that began on July 15th was successful. At the time, Makarios, the President of the Republic of Cyprus, was forced to flee his palace in Nicosia.

Makarios supporters were massacred and imprisoned by EOKA B militias. Known and well-known Makarios supporters, such as “Tassos Papadopoulos,” who would become President of the Greek Cypriot Administration about 30 years after the coup, were imprisoned in the RMMO camp in Famagusta, which now houses the “Gülseren Training Battalion.” They also slaughtered AKEL supporters, a left-wing political party. Many Greeks, who are still mourning their loss, have been brutally executed by the EOKA B’ists simply because they are leftists.

The Junta of Colonels in Greece proclaimed EOKA hitman Nikos Sampson President on the afternoon of July 15, 1974, before the coup d’état organized by the Junta of Colonels in Greece had yet to succeed. Nikos Sampson, who appeared on the CRBC (Cyprus Radio Broadcasting Corporation) television broadcast, which was not available on any other TV channel at the time, made a speech informing about the coup and finally announced that Makarios had been killed and declared the “REPUBLIC OF CYPRUS HELEN.” Nikos Sampson’s speech, mannerisms, gestures, voice, and proud and rowdy demeanor that day remain vivid in my memory.

On the morning of July 16, I listened to the deposed President Makarios’ people, who began with a tearful voice saying, “Ime Makarios” – I am Makarios. The weeping voice of Makarios, who sees himself as the future President of Greece, surprised me.

Nikos Sampson was unable to form a ten-member Council of Ministers three days after being appointed President. He was able to find five people, but none of the remaining five ministries were accepted. He announced on the radio a few days later that he was annexing the “Hellenic Republic of Cyprus” to Greece.

Although all of these events, which began with a coup in Cyprus on July 15, are written historical facts, Greek Cypriots have always based their propaganda on the day on July 20, when Turkish troops arrived on the island. They never mention the July 15 coup or the genocide they committed against Turks between December 21, 1963 and July 20, 1974, because it did not suit them.

Makarios, who fled the island with a bloody coup supported by the Greek Junta, revealed the facts with full clarity in his speech to the United Nations Security Council on July 19, 1974, and said, “Greece has invaded our island.” (Video URL: https://www.facebook.com/watch/?v=775790696430037)

If Turkey had not intervened in accordance with international law on July 20, 1974, the island of Cyprus would have become Greek territory today, leaving only a few hundred Turkish Cypriots who were allowed to live in Cyprus for propaganda purposes. Most importantly, the United States and the European Union would not speak out against Greece’s annexation of Cyprus. July 15, 1974 was to be declared the “Day of Victory” in Hellenic history, to be celebrated every year with great zeal and in a manner that would impress the Turks.

While the facts are as stated, we owe it to ourselves to tell and spread the truths that the Greeks keep hidden even from their own youth. Even Makarios’ UN speech emphasizes the importance of Turkey’s presence on the island.

Prof. Dr. (Civ. Eng), Assoc. Prof. Dr. (Int. Rel.) Ata Atun
Dean, Cyprus Science University
Politicial Advisor to the President of the State

22 Ağustos 2022
The Endless Lies of the Greeks için yorumlar kapalı
Okunma 62
bosluk
Prof. Dr. Ata ATUN Makaleleri, Özgeçmişi, Yazıları Son Yazılar FriendFeed
Samtay Vakfı
kıbrıs haberleri
kibris 1974
atun ltd

Gallery

Şehitlerimiz-1 Şehitlerimiz-amblem kktc-bayrak kktc-tc-bayrak- kktc-tc-bayrak kktc-tc-bayrak-2

Arşivler

Son Yorumlar