1 Mayıs’ta Kerhen AB vatandaşı Olduk

1 Mayıs’ta Kerhen AB vatandaşı Olduk

1 Mayıs’ta Kerhen AB vatandaşı yapıldık.

Hazır Olun!

Bundan sonra kesin AB vatandaşı yapılıyoruz.

AB’de hızlı bir KIBRIS hazırlığı var. Kokuları tüm dünyayı sardı. Benim bile burnuma kadar geldikten sonra bilin ki bir şeyler pişirildi ve artık kotarılmak üzere.

AB’nin önemli mevkilerindeki kişilerden gelen mesajları size alt alta diziyorum. Varın siz karar verin geleceğimiz hakkında!

  • AB’nin Genişlemesinden Sorumlu Komisyon üyesi Verheugen, ”Türkiye hakkında hazırladıkları raporun bazı bölümlerini Türk hükümetinin kabul etmesinin kolay olmayacağını” söyledi. 2 Ekim 04. (Benim yorumum yok)
  • Türkiye ile AB arasındaki Gümrük Birliği anlaşması nedeniyle Rum tarafıyla da bu anlaşmanın uygulanmasının mecburi idari bir tasarruf olduğunu dile getiren bir yetkili şunları söyledi: “‘İster istemez el altından bu anlaşmayı Rumlarla zaten uyguluyorduk. Rum tarafı da daha önce Türkiye Cumhuriyeti menşeili malların dolaşımına izin vermişti. Biz bu fiiliyatı şimdi resmiyete döktük. ‘Kıbrıs’ ifadesini kullanarak da Rum kesimini tanımadığımızı ortaya koyduk.” 2 Ekim 04
  • İspanyol El Pais gazetesi, AB Komisyonu’nun müzakereler sırasında Türkiye ile herhangi bir sorun çıkması halinde görüşmelerin derhal askıya alınmasını öneren gizli bir rapor hazırladığını yazdı. Bu rapor üyelik müzakereleri sırasında Türkiye ile silahlı kuvvetler ile insan hakları ve dini konularda herhangi bir sorun çıkması halinde müzakerelerin derhal askıya alınmasını öneriyor. 2 Ekim 04. (Buraya dikkat edin; KIBRIS kelimesi yok)
  • Avusturya gazetesi ‘Die Presse’ ise, AB Komisyonu’nun Türkiye ile müzakereleri tavsiye edeceğini ancak bazı taktiklerle sonucu açık bırakacağını yazdı. 2 Ekim 04. (Gene Dikkat; Bazı kozlar sona saklanıyor)
  • Fransız Le Monde gazetesi de, Komisyonu’nun birçok üyesinin, İlerleme Raporu’na Türkiye’nin yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde müzakerelere ara verilebileceğini belirten bir madde eklenmesini istediklerini yazdı. 1 Ekim 04 (Ne diyor.. Ya benim dediğim olur, ya da AB’yi unutun.)

Ben bu iki günde, KIBRIS ile ilgili olarak AB basınında yer alan bu haberleri analiz edince ve de AB-İKO ortak toplantısının Annan Planında yer alan “KIBRIS TÜRK DEVLETİ” ismi yüzünden AB protestosu ile iptal edilince, perde arkasındaki gelişmeleri şöyle değerlendiriyorum.

  • KIBRIS artık gündemden çıkmış ve bu sorun bitmiştir. Tüm Kıbrıs toprakları, AB üyesi olan Kıbrıs Cumhuriyeti idaresi altına verilecektir.
  • Türkiye AB’ye girmek için;

a)     Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti ile Gümrük Birliğine gidecektir. (Söz konusu Gümrük Birliği gerçekleşmiştir)

b)    Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti bayraklı gemilere limanlarını açacaktır.

c)     Ankara’da Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti elçiliği açılmasına onay verecektir.

d)    Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti çıkışlı tüm transit veya direkt ticari mallara hava ve deniz limanlarını açacaktır.

e)     Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti ile direk hava ulaşımı kuracaktır.

f)      KKTC’yi tanımaktan ve devlet birimleri ile resmi işbirliği yapmaktan vazgeçecektir.

g)     Askerini, AB’nin saptayacağı bir plana göre adadan çekecektir.

h)    Adadaki “Yerleşikler” AB’nin saptayacağı bir plan dahilinde Türkiye’ye geri dönecektir. (Bence buradaki “Yerleşikler” tanımı çok geniş kapsamlı tutulacaktır.)

i)       Kıbrıs’ı Türklere yapılan maddi yardım ve maaş ödemeleri bir program çerçevesinde durdurulacak ve kamu görevlilerinin istihdamı Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti bütçesine kaydırılacaktır.

j)       Önce ortak Polis be Muhaceret teşkilatı ve Sahil Güvenlik birimi kurularak, adanın tümü belli oranda dahi olsa Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti kontrolüne sokulacaktır.

Bunlar benim algıladığım ANA BAŞLIKLAR…

Sizin algıladıklarınızla benimkileri karşılaştırın.

Göreceksiniz ki olasılıklar çok fazla…

2 Ekim 2004
1 Mayıs’ta Kerhen AB vatandaşı Olduk için yorumlar kapalı
Okunma 82
bosluk

Mustafa Arif Mutluson Kıbrıs sorununun gidişatını mı değiştirecek.

Mustafa Arif Mutluson Kıbrıs sorununun gidişatını mı değiştirecek.

Yapacak başka bir seçeneği kalmayan Mustafa Arif Mutluson, istemeyerek ve geleceğe dönük her hangi bir siyasi plan yapmayarak son çare olarak sessizce kendisine ve eşine ait taşınmaz malları Rum Yönetiminden geri istedi ve ilk raundu da kazandı. Yüksek Mahkemeden,  mülkünün içinde oturan Kıbrıs’lı Rumun derhal söz konusu mülkü boşaltması yönünde  bir karar almayı başardı. Bence bu davranış ve akıllıca adım, Kıbrıs sorununun çözümüne yeni bir yön verecek ve katalizör olacak.

Tabii Baş Savcı Solon Nikitas aldığı direktifle, Titina Loizidou davası ile elde edilen kazanımların her hangi bir şekilde zarar görmesine mani olmak ve Türklerin evlerinde oturan Kıbrıs’lı Rumların korkuya kapılmaması amacı ile hiç zaman kaybetmeden Yüksek Mahkemenin bu kararına itirazda bulundu.

Temsilciler Meclisi Başkanı Demetris Christofias, Rum göçmenlere teminat vererek, bu kararın sonuçları ne olursa olsun her zaman yanlarında olacaklarını ve hiçbir zaman da ikinci kere göçmen olmalarına müsaade etmeyeceklerini belirtti.

Mustafa’nın konusundan ve Mahkeme kararından sorumlu olan Rum Yönetimi İçişleri Bakanı Andreas Christou ise Hükümet adına verdiği beyanatta Hükümetin politikasının, bu tür olayları Mahkemeye gitmeden çözmek olduğunu vurguladı. Ama Hükümetin mahkemeye gitmeden uyguladığı çözümün, Mustafa ve eşine ait Limasol’daki 73 dönüm arazinin satışına yasak konması olduğunu söylemedi veya söylemek işine gelmedi.

Hükümet sözcüsü Kypros Chrysostomides ise yaptığı açıklamada bu karardan kökenlenecek olası her tür sonuca karşı tedbir aldıklarını ve yüzlerce Kıbrıs’lı Türk’ün de mallarını geri istemeye hazırlandığını belirtti.

Dikkat ederseniz, Baş Savcı, Temsilciler Meclisi Başkanı, İçişleri Bakanı ve Hükümet sözcüsü bu basit gibi görünen karar ile ilgili içinde bir çok endişeleri barındıran açıklamalarda bulunmaktadırlar.

Bence bu sıradan ve önemsiz gibi görünen mahkeme kararı, ABD Başkanı Nixon’u koltuğundan eden Watergate Skandalına benzer bir olay ve aynı gelişmeyi de gösterebilecek potansiyelde.

Eğer biz de bu konuyu, Rum Hükümetini tanımak veya kabul etmek paranoyasından kurtulup, iyi bir hukuksal çalışma, planlama ve programlama ile yerel Mahkemelere, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine ve AB Parlamentosuna taşıyabilirsek, bence şu anda Kıbrıs Hükümetinin sahibi durumundaki Rum Yönetimini, istese de istemese de masaya oturtacak ve anlaşmaya zorlayacak bir konuma sokabiliriz.

1 Ekim 2004
Mustafa Arif Mutluson Kıbrıs sorununun gidişatını mı değiştirecek. için yorumlar kapalı
Okunma 76
bosluk

Mustafa Arif Mutluson Kıbrıs sorununun gidişatını mı değiştirecek.

Mustafa Arif Mutluson Kıbrıs sorununun gidişatını mı değiştirecek.

Yapacak başka bir seçeneği kalmayan Mustafa Arif Mutluson, istemeyerek ve geleceğe dönük her hangi bir siyasi plan yapmayarak son çare olarak sessizce kendisine ve eşine ait taşınmaz malları Rum Yönetiminden geri istedi ve ilk raundu da kazandı. Yüksek Mahkemeden,  mülkünün içinde oturan Kıbrıs’lı Rumun derhal söz konusu mülkü boşaltması yönünde  bir karar almayı başardı. Bence bu davranış ve akıllıca adım, Kıbrıs sorununun çözümüne yeni bir yön verecek ve katalizör olacak.

Tabii Baş Savcı Solon Nikitas aldığı direktifle, Titina Loizidou davası ile elde edilen kazanımların her hangi bir şekilde zarar görmesine mani olmak ve Türklerin evlerinde oturan Kıbrıs’lı Rumların korkuya kapılmaması amacı ile hiç zaman kaybetmeden Yüksek Mahkemenin bu kararına itirazda bulundu.

Temsilciler Meclisi Başkanı Demetris Christofias, Rum göçmenlere teminat vererek, bu kararın sonuçları ne olursa olsun her zaman yanlarında olacaklarını ve hiçbir zaman da ikinci kere göçmen olmalarına müsaade etmeyeceklerini belirtti.

Mustafa’nın konusundan ve Mahkeme kararından sorumlu olan Rum Yönetimi İçişleri Bakanı Andreas Christou ise Hükümet adına verdiği beyanatta Hükümetin politikasının, bu tür olayları Mahkemeye gitmeden çözmek olduğunu vurguladı. Ama Hükümetin mahkemeye gitmeden uyguladığı çözümün, Mustafa ve eşine ait Limasol’daki 73 dönüm arazinin satışına yasak konması olduğunu söylemedi veya söylemek işine gelmedi.

Hükümet sözcüsü Kypros Chrysostomides ise yaptığı açıklamada bu karardan kökenlenecek olası her tür sonuca karşı tedbir aldıklarını ve yüzlerce Kıbrıs’lı Türk’ün de mallarını geri istemeye hazırlandığını belirtti.

Dikkat ederseniz, Baş Savcı, Temsilciler Meclisi Başkanı, İçişleri Bakanı ve Hükümet sözcüsü bu basit gibi görünen karar ile ilgili içinde bir çok endişeleri barındıran açıklamalarda bulunmaktadırlar.

Bence bu sıradan ve önemsiz gibi görünen mahkeme kararı, ABD Başkanı Nixon’u koltuğundan eden Watergate Skandalına benzer bir olay ve aynı gelişmeyi de gösterebilecek potansiyelde.

Eğer biz de bu konuyu, Rum Hükümetini tanımak veya kabul etmek paranoyasından kurtulup, iyi bir hukuksal çalışma, planlama ve programlama ile yerel Mahkemelere, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine ve AB Parlamentosuna taşıyabilirsek, bence şu anda Kıbrıs Hükümetinin sahibi durumundaki Rum Yönetimini, istese de istemese de masaya oturtacak ve anlaşmaya zorlayacak bir konuma sokabiliriz.

1 Ekim 2004
Mustafa Arif Mutluson Kıbrıs sorununun gidişatını mı değiştirecek. için yorumlar kapalı
Okunma 44
bosluk

Kıbrıs Rum Kesimi adalet Bakanı Doros Theodorou’nun taktiği

Kıbrıs Rum Kesimi adalet Bakanı Doros Theodorou’nun taktiği

ABD’nin savunma amaçlı olarak Yunanistan’a verdiği silahların, yapılan antlaş­maların aksine Yunanistan tarafından niçin Kıbrıs Rum Yönetimine verildiği konusu halen açıklama beklerken, kopacak fırtınayı başka yönden estirmek ve dikkatleri tamamen başka tarafa çekmek için Kıbns Rum kesimi Adalet Bakanı Doros Theodorou dünyanın en eski mesleği ile yaşıt bir taktik uygu­lamış ve KKTCyi Çeçen Militanlara yataklık yap­makla suçlamıştır.

Tam bir vur abalıya taktiği. At çamuru temizlense bile izi kalır yöntemi uygulaması.

Aslında beyanatın içeriğine bakarsanız Theodorou’ya göre KKTC, her tür kanunsuz işlerin yapıldığı bir merkez. Kaçakçılık, fuhuş, beyaz kadın ticareti, uyuşturucu kullanımı, uyuşturucu ticareti, kumar ve militan eğitimi gibi her tür kanunsuzluğa ve teröre yataklık yapan korsan bir yer.

Dünyaya, ABD’ye ve AB’ye bu beyanat ile verilen bir mesaj var.

Theodorou mecazen AB’ye; “Siz 1 Mayıs’ta Kıbrıs’ı AB’ye üye olarak kabul ettiniz. AB’nin sınır­larının, tüm güney Kıbrıs’ı içine aldıktan sonra yeşil hatun doğu ucu olan Mağusa’dan kuzeye doğru devam ettiğini, tüm Karpaz sahillerini dolaşarak, Girne’ye oradan da Güzelyurt körfezine uzanarak yeşil hattın batı ucuna ulaşıp fiziken tüm Kıbns adasını içine aldığını söylüyorsunuz. Ve devamla her ne kadar Kuzey Kıbns AB sınırlan içinde olsa da şimdilik AB muktesabatının kuzey Kıbrıs’ta geçerli olmadığını da sözlerinize ilave ediyorsunuz. Gelin görün ki, bu kuzey toprakları her türlü müsibetliğin yaşandığı bir yer. Ne siz ne de bir başkası burayı kontrol edemiyor. Siz gelin bu kuzey topraklarını bizim vesayetimize verin, bakın biz bu kuzeyi nasıl , yola koyarız” diyor.

Kıbrıs Rum kesimi Adalet Bakanı Doros Theodorou, bu beyanatı ile hem iç tribünlere oynuyor hem de AB’ye, kendi üyesi olan bir devletin Adalet bakanı olarak mesaj iletiyor.

Zaten artık kazan kaynamaya başladı. Bir taraftan Yunanistan Dış İşleri Bakanı Petros Molyviatis, Colin Powell ile Yunanistan tarafından anlaşmalara aykırı olarak Kıbrıs Rum Yönetimine verilen silahlar konusunu konuşurken aniden 2005 başında “Kıbrıs sorununun çözümlenmesine olanak verecek değişik faktörlerin bir birleri ile uyumlu hale geleceğinden” bahsetmekte, diğer taraftan Kıbrıs Rum Kesimi Adalet Bakanı Doros Theodorou, Kuzey Kıbrıs’ın kanunsuz topraklar olduğunu beyanatı ile resmi olarak açıklamaktadır.

İnsan ister istemez “Gündemi belirleyen, siyasete hakim olur” sözünü hatırlıyor. Yunanlılar ve Rumlar gündemi belirlerken bizim güzümüz sadece savun­ma yapmaya yetiyor. Gelecek günler ve aylar çok harekeni olacak gibi gözüküyor…

29 Eylül 2004
Kıbrıs Rum Kesimi adalet Bakanı Doros Theodorou’nun taktiği için yorumlar kapalı
Okunma 80
bosluk

Doros Teodor KKTC ve Çeçen Militanlar

Doros Teodor KKTC ve Çeçen Militanlar

Kıbrıs Rum Kesimi Adalet Bakanı Doros Teodoru,

KKTC’yi Çeçen militanlara yataklık yapmakla suçladı.

27 Eylül 2004—  Teodoru, Çeçen militanların bir zamanlar Rum kesimindeki Rus büyükelçiliğine saldırı planladıklarına dair bilgiler aldıklarını söyledi.

Teodoru, Yunan Filelefteros gazetesine yaptığı açıklamada, Çeçen militanların KKTC’de saklandığına ve burada eğitim aldıklarına dair güvenilir kaynaklardan bilgi edindiklerini ileri sürdü.
Doros Teodoru, Çeçen militanların bir zamanlar Rum kesimindeki Rus büyükelçiliğine saldırı planladıklarına dair bilgiler aldıklarını da iddia etti.
Kıbrıs Rum Kesimi Adalet Bakanı, Çeçenler dışında başka terör gruplarının da KKTC’de eğitim gördüğünü iddia etti. Fakat Rum bakan, iddialarıyla ilgili ayrıntı vermedi, kanıt da sunmadı.
Güney Kıbrıs Adalet Bakanı, ay başında da benzer iddialar öne sürmüş, fakat bu açıklamalar KKTC yönetimi ve Güney Kıbrıs hükümetindeki diğer yetkililer tarafından yalanlanmıştı.

Kıbrıs Rum Kesimi Adalet Bakanı Doros Theodoru’nun taktiği.

ABD’nin savunma amaçlı olarak Yunanistan’a verdiği silahların, yapılan anlaşmaların aksine Yunanistan tarafından niçin Kıbrıs Rum Yönetimine verildiği konusu halen açıklama beklerken, kopacak fırtınayı başka yönden estirmek ve dikkatleri tamamen başka bir tarafa çekmek için Kıbrıs Rum Kesimi Adalet Bakanı Doros Theodoru dünyanın en eski mesleği ile yaşıt bir taktik uygulamış ve KKTC’yi Çeçen militanlara yataklık yapmakla suçlamıştır.

27 Eylül 2004
Doros Teodor KKTC ve Çeçen Militanlar için yorumlar kapalı
Okunma 82
bosluk
Prof. Dr. Ata ATUN Makaleleri, Özgeçmişi, Yazıları Son Yazılar FriendFeed
Samtay Vakfı
kıbrıs haberleri
kibris 1974
atun ltd

Gallery

Şehitlerimiz-amblem kktc-bayrak kktc-tc-bayrak kktc-tc-bayrak-2 kktc-tc-bayrak-3 kktc-tc-bayrak-4

Arşivler

Son Yorumlar